Müzikler

27 Ağustos 2010 Cuma

Üniversiteli Kadınlar AKP’nin Eşitlik Yalanına “HAYIR” Diyor!


AKP'nin anayasa paketindeki maddeler arasında en çok savunduğu maddelerden biri "kadınlara özel ayrımcılık" maddesi oldu.

Aliye Kavaf'ın "devrim" olarak nitelendirdiği bu madde gerçekte kadınlar için ne anlama geliyor?

Anayasada yer alan "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” cümlesine ek olarak şimdi “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” cümlesi ve devamı fıkra olarak da “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” cümlesi eklendi. Erdoğan'ın 18 Temmuz'da kadın temsilcileriyle yaptığı görüşmedeki "Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadınlar ve erkekler farklıdır, birbirinin mütemmimidir (tamamlayıcısıdır).” açıklamaları maddede geçen eşitlik lafının içeriğinin boşluğunu da gözler önüne seriyor. Devletin kadın erkek arasındaki "fiili eşitliği" sağlamaya yönelik önlemler alması, düzenlemeler yapması ve bunları ayrıntılı şekilde planlaması gerekirken 10. maddeye yapılan ekte kadınlar için böyle bir düzenleme görülmüyor. Anayasaya konan "eşitlik" lafının hukuki metinde yer alması bu hakkın etkin şekilde kullanılacağı anlamına gelmiyor. AKP'nin 8 yıllık iktidarı boyunca yaptığı uygulamalara bakarsak kadın-erkek arasındaki eşitliği sağlamasını zaten beklemiyorduk.

Kadın-Erkek arasındaki eşitsizlik azalıyor mu?


Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) toplantılarına katılan Aliye Kavaf anayasa değişikliği paketinin kadın erkek eşitliği açısından önemli değişiklikler içerdiğini, kız çocukları açısından sorunların halen varlığını sürdürmesine rağmen eğitim alanında Türkiye'nin son yıllarda kaydettiği gelişmenin oldukça çarpıcı olduğunu söyledi.

Ancak CEDAW'ın yayınladığı rapora göre 5 yıl önceki değerlendirmeden bu yana değişen pek bir şey yok, hala her alanda kadına karşı ayrımcılık sürüyor.

Verilere bakacak olursak;

-Kadınların yüzde 19.6'sının okuma-yazması yok.
-Kadınların yüzde 75.4'ü işgücüne katılmıyor, kentlerde yaşayan kadınların istihdam oranı yüzde 17.6. Parça başı, güvencesiz çalışan kadın sayısı ciddi bir orana sahipken kayıt dışı olduğu için bu sayı bilinmiyor.
-Kadın belediye başkanlarının oranı yüzde 1 bile değil.
-155 vali arasında kadın yok.
-Siyasi Partiler ve Seçim Yasası değişmedi(kadın kotası uygulaması)

AKP bu karneyle bu anayasa sınavından geçemez

Kadın sığınma evlerinin yetersizliğiyle ilgili bir soruya Erdoğan "Bizim kadınımız sığınmaz" demişti. Aynı zihniyetteki İstanbul Beyoğlu Kaymakamlığı'na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı 31 Aralık 2008'de Mor Çatı ile ilişkilerini sonlandırdı.

1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) ile kadın, edinilmiş haklarının çoğundan mahrum edildi. Emeklilik yaşının artması, emzirme yardımının SGK Yönetim Kurulu'nun inisiyatifine bırakılması, ev içinde yaşayan 25 yaşından büyük kadınların sağlık sigortasından yararlanma hakkının kaldırılması gibi...

Adalet Bakanlığında yapılan bir toplantıda "Cinsel ilişki yaşının düştüğü ve toplumsal gerçeklerin göz önünde bulundurulması gerektiği" gerekçesiyle evlenme yaşının 14'e indirilmesi önerisini tartışan ve Hüseyin Üzmez gibi tecavüzcüler için yeni değişiklikler yaparak aflar çıkarmak isteyen AKP'nin kadınlara ilişkin düzenlemedeki samimiyeti gözler önünde.

Kadın düşmanlığına da “EVET” dediler!


Belediye başkanlarından bakanlarına kadar birçok AKP’li ismin imam nikahlı oldukları biliniyor.

Erdoğan'a ne konuda danışmanlık yaptığı merak konusu olan Ali Yüksel'in ise 3 eşi var.
İşte Ali Yüksel'in bu konu üzerine yaptığı bir röportajdaki açıklamaları:

- Benim niyetim dörde kadar gitmek ama kısmetim nedir, onu bilemem Allah bilir
-Evlendiğim eşlerimden izin almadım. İzin vermezler ki... Sünnet bir ibadeti yapacağımda izin almak mecburiyetinde değilim.

Aynı zihniyetteki AKP'li Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı Kürt sorunun çözümü için erkeklerin ikinci kez evlenmeleri gerektiği yönündeki kadını aşağılayan, ırkçı ve cinsiyetçi söylemleri:

- Zaman zaman ikinci eşler de olmuştur. Bu bizim kültürümüzde vardır. Kanunlarımız buna müsait değildir ama maalesef Türkiye’de oluyor. Bu gerçeği kabullenelim.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun Cumhuriyet’in ilk yıllarında kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda okutulması konusunda yaptığı açıklama:
-Bu meseleyi çağdaşlık, çağ dışılık, harem- selamlık olarak değerlendirmek her şeyden önce eğitim planlaması açısından bilimsel değil. Ben buna prensipte “evet” dediğimi açıkça ifade etmek istiyorum.
Referandumda “evet” diyeceğini açıklayan Ali Ağaoğlu aynı konuşma sırasında şu cümleleri söyleyebiliyor:

-İşadamlarının şirketleri karısı gibi değil, metresi gibi olmalı. Şirketimi yüksek fiyat ödeyene satarım.

Bu bir kaç açıklamadan da anlaşılacağı üzere, AKP’liler ve yandaşları anayasaya değişikliğine de, kadın düşmanlığına da “evet” diyor.



ÜNİVERSİTELİ KADINLAR NE DİYECEK?

AKP YÖK’ü neden kaldırmıyor? Bu soruyu sormamızın nedeni, Erdoğan'ın YÖK'ü ele geçirmeden önce YÖK'ün anti-demokratikliğinden dem vurmasıydı. Şimdi de demokrasi havariliğine soyunurken 12 Eylül'ün ürünü olan YÖK'ü kaldırmak için düzenlemeler yapmak yerine, onu koruyor.

Harç paraları, giderek sermayeye açılan üniversitenin her alanının paralılaştırılması gibi birçok dönüşümün hızla uygulanmaya çalışıldığı üniversitelerde kadınlar daha fazla eziliyor. Kadınların yaşadığı sorunların görmezden gelindiği, adeta doğallaştığı üniversitelerin yönetmelikleri de kadını yok sayıyor. Anayasa tartışmalarıyla kadına “ayrıcalık” tanıdığını iddia eden AKP, aksine ilkokuldan üniversiteye kadınların eğitim alanında yaşadığı ayrımcılığı derinleştiriyor. YÖK'ün gerici, baskıcı, cinsiyetçi uygulamaları üniversiteli kadınları üniversiter yaşamın dışına itiyor. Bu nedenle, üniversitelerde kadın merkezleri açılmasının, yurtlardaki ayrımcılığın önlenmesinin önünü açmayan/sağlamayan, kadınlara gerçek eşitlik getirmeyen tüm düzenlemelere, AKP anayasasına, üniversiteli kadınların cevabı “HAYIR” olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.