Müzikler

25 Temmuz 2010 Pazar

ERDOĞAN ve KADINI (Sema Özdemir)

Tayyip Erdoğan, 18 Temmuz’da kadın temsilcileriyle yaptığı görüşmede buyurdu: “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadınlar ve erkekler farklıdır, birbirinin mütemmimidir.”
Kendisini nasıl tebrik edeceğimizi kestiremediğimiz Başbakan, her zamanki gibi ‘fark’ını ortaya koyarak kadın ve erkeğin birbirinin aynı olmadığını nihayet açıkladı ve kadın hakları savunucularının bugüne kadar hiç aklına getiremediği bir gerçekle hepimizi karşı karşıya bıraktı: Meğer kadın ve erkek farklıymış!

Bu gerçek, yalnız bizi değil AKP’lileri dahi yola gelmeye zorlayacağa benziyor. Zira demokrasi yolunda ‘sağlam adım’larla ilerleyen AKP, Anayasa’da eşitliğe yönelik tedbirler almak üzere bir değişikliğe başvurmuştu. Eşitliğe inanmayan bir Başbakan değişikliğin yeniden gözden geçirilmesini gerektirebilir.

Aynı toplantıda kadın sığınma evlerinin yetersizliğiyle ilgili bir soruya da “Bizim kadınımız sığınmaz” şeklinde tepki gösteren Erdoğan, hamaset üzerine kurulu iktidarına yine aynı yöntemle devam etmek niyetinde olduğunu gösterdi. Kadın temsilcileri Erdoğan’a “bizim kadınımız” kategorisine kimlerin dahil olduğunu, bu kadınların daha başka neleri yapıp yapamayacaklarını sordular mı acaba? Çünkü belli ki Erdoğan “bizim kadınımız” adını verdiği kadın tipini beyninde çok önceden kodlamış.

Erdoğan’ın Kadını

Erdoğan’ın kadını yiğittir, merttir; taşı sıksa suyunu çıkarır. Lakin taşı sıkmak gibi güç gösterilerini kendine yakıştıramayacağından taşı sıkmaz. Tıpkı can sıkmayacağı gibi. Erkeğinin canını sıkan, olur olmaz taleplerle baş ağrıtan kadın “bizim kadınımız” kategorisi içine sokulmaz.

Erdoğan’ın kadını hor görülmez, dövülmez; şiddete maruz kalmaz. (KSGM verilerine göre) Türkiye’de şiddet gören %39’luk orana sahip kadın kitlesi ise bu durumda “bizim kadınımız” değildir. Velev ki “bizim erkeğimiz”, “bizim kadınımız”a bizim çok da tasvip etmeyeceğimiz şeyleri yaptı, şiddet uyguladı. Böyle durumlarda bizim dirençli, itaatkar, baş ağrıtmayan kadınımız boyun eğmesini, susup köşesine çekilmeyi de bilecektir ve böylece sığınma evlerine ihtiyaç kalmayacaktır.

Bizim kadınımız ses çıkarmamayı bildiği gibi, evinde oturmasını da bilecektir. Böylece ülke genelinde kadınların %75’inin işgücüne katılmadığının tespit edilmesi, Başbakan için üzüntü değil olsa olsa gurur kaynağı olacaktır. Dizini kırıp oturması gereken kadın, bir şekilde iş hayatına atılırsa da; Erdoğan’ın gazetecisi, Erdoğan’ın profesörü, Erdoğan’ın bakanı olacak, ona kol kanat gerecek, yok sayılan haklarına karşıysa göz yumacaktır.

Erdoğan’ın Bakanı

Tayyip Erdoğan’ın toplantı boyunca söylediklerine tepki göstermeyen Aliye Kavaf’ın, Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapması Erdoğan’ın aradığı çalışan kadın imajının bir ölçüde başarıya ulaştığının göstergesi. Zaten Kavaf aynı dönemlerde CEDAW(Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) çerçevesinde düzenlenen toplantıda, kadın hakları konusunda nasıl da ilerleme kaydedildiğine Birleşmiş Milletler’i ikna etmeye uğraştığından, “ilerletilmesi gereken bir Başbakan”dan bahis açmayacağı aşikar. Hal böyleyken Kavaf’ın rolü, kadın erkek eşitliğine inanmayan başarılı Başbakanın arkasındaki Süs Bakan rolü değil de ne?

Peki Ya “Diğer Kadınlar”?

Başbakan kendi kadın ütopyasını yaratadursun, bu ülkede bir şekilde şiddete maruz kalan, tacize, tecavüze uğrayan, eğitim alması engellenen, genç yaşta zorla evlendirilen, işgücüne katılımı sağlanmayan kadınlar var. Ne yazık ki kadına Erdoğan’ın baktığı gözlerle bakan binlerce göz var.
Erdoğan’ın gözünden kaçsa da bu kadınlar, sivil toplum kuruluşlarının gözünden kaçmıyor. Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı ve Uçan Süpürge’nin ülke genelindeki kadınlara dair hazırladığı raporları Başbakan özellikle incelesin. Sonra bıraksın hamaseti ve dosdoğru söylesin:

Raporlarda yer alan kadınlar da Başbakan’ın gündemindeler mi?
Erdoğan ve peşindekilerin “bizim kadınımız”ı bir kenara bırakıp “bizim gerçeğimiz”le yüzleşmeye cesareti var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.